Daha önce bir fareyle karşılaşmamış ve hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir çocuğa fare sevimli gelir hatta onu sevmek ve oyun oynamak ister. Farelerden hoşlanmayan ve korkan bir yetişkinin tepkisi ise fareden kaçmak olacaktır. Bu tepkilerin farklılığının nedeni ise korkuların öğrenilmiş olmasıdır. İnsanlar bazı korkularla dünyaya gelmezler bu korkuları yaşantıları ve tecrübeleri sayesinde öğrenirler.
Biz yetişkinler olarak çocuklarımıza “hav hav seni ısırır yanına gitme” “yaramazlık yaparsan seni kurtlara veririm” gibi cümleler kurmamız çocuğun hayvanlara karşı korku geliştirmesine neden olur.
Çocuklarımızın hayvan korkusunu yenmesi için onlara uygun model olmalıyız. Çocuğumuzla birlikte bir köpeği sevmek, bir kediyi beslemek gibi davranışlar çocuğun korkularını yenmesini sağlar.
HAYVANLARIN ÖZEL EĞİTİMDEKİ FAYDASI NEDİR?
Hayvanlarla kurulan bağlar bireylerin ruhsal ve fiziksel sağlığına kavuşmalarında olumlu etki oluşturur. Bu bağı özel eğitimde kullanmak da olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Hayvanlarla bir arada bulunan çocuklar sosyal becerilerde olumlu gelişme göstermektedir.
Çocuklar hayvanlarla birlikte kazandıkları sosyal davranışları yetişkinlerle olan iletişimlerin de genellemektedir. Bu durum ise çocuğun sosyal gruplara girmesini kolaylaştırmakta ve ruh sağlığına olumlu katkı sağlamaktadır.
Çocukların hayvanlara karşı olan çıkarsız sevgisi ve sorumluluk alma duygusu onların kişisel gelişimine de katkı sağlamaktadır. Sosyalleşme, empati kurma, paylaşma, sevgi, saygı, dışa dönüklük, iletişim gibi birçok özelliği çocuklara kazandırabilecek olan hayvanların özel eğitimde de bulunması önemlidir.